Halefiyet, sigorta şirketinin, sigorta ettirenin uğradığı zarar sonrasında, zarara sebep olan üçüncü şahıslara karşı, sigorta ettiren adına tazminat talep etme hakkını ifade eder. TTK 1481. Maddede sigortacının sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçeceği düzenlenmiştir.
A-Mal Sigortalarında Halefiyet
Mal sigortalarında halefiyetin gerçekleşmesi için;
- Zararın Meydana Gelmiş Olması
Halefiyetin temel bir şartı, sigorta konusu olan mal veya kişi üzerinde gerçek bir zararın meydana gelmiş olmasıdır. Zararın varlığı, sigorta şirketinin tazminat ödeme yükümlülüğünü ve dolayısıyla halefiyet hakkının doğuşunu tetikler. Sigorta teminatı, TTK. m. 1421 gereği, aksi kararlaştırılmamışsa primin ödendiği tarihten itibaren başlar. Halefiyetin gerçekleşmesi için de rizikonun ve zararın bu tarihten sonra meydana gelmesi gerekir.
- Sigortalının Zarar Gören Sıfatıyla Üçüncü Şahıslara Karşı Dava Açma Hakkının Olması
Halefiyetin uygulanabilmesi için, sigortalının, zarar gören sıfatıyla üçüncü şahıslara karşı hukuki bir talepte bulunma hakkına sahip olması gerekir. Bu, sigortalının zararın tazmin edilmesi için yasal olarak üçüncü bir şahsa başvurma yetkisine sahip olması anlamına gelir. Sigorta şirketi, sigortalının bu hakkını, ödediği tazminat karşılığında devralır ve üçüncü şahıslara karşı rücu eder.
Sigortacı, halefiyetin şartları gerçekleşmediği halde, yaptığı ödeme sonucu, sigortalının tazminat sorumlusuna karşı olan dava hakkını temlik yoluyla devralmışsa, alacağın temliki hükümlerine göre zarar sorumlusuna başvurabilir. Uygulamada, sigortacı halefiyet esasına göre rücu davası açtığı hallerde halefiyetin şartları gerçekleşmemişse, Yargıtay, alacağın temliki hükümlerine göre talebin kabul edileceği yönünde karar vermektedir. [1]
- Tazminatın Ödenmiş Olması
Halefiyet hakkının devreye girebilmesi için son şart, sigorta şirketinin sigortalıya tazminat ödemiş olmasıdır. TTK m. 1472’de de “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer” denmektedir. Sigorta şirketi, zararın karşılanması için gerçek hak sahibi olan sigortalıya ödeme yaptığında, bu ödeme sigortalı adına üçüncü şahıslardan tazminat talep etme hakkını da beraberinde getirir. Bu ödeme, sigorta şirketinin halefiyete hakkına dayanarak rücu etmesinin başlangıç noktasını oluşturur. Sigorta şirketinin, sigorta poliçesi kapsamında ileriye dönük olarak yapmayı taahhüt ettiği ödemeler, riziko gerçekleşse dahi, halefiyet hakkını otomatik olarak doğurmaz.
Bu hükme göre, sigortacının halefiyet hakkı yalnızca yaptığı ödeme oranında geçerlidir. Bu düzenleme ile sigortacı, ödediği tazminat bedeli kadar zarar veren üçüncü şahıstan bu bedeli geri talep etme hakkına sahiptir.
Ancak, sigortacının bu hakkı, yalnızca ödediği miktarla sınırlıdır ve sigortacı tarafından karşılanmayan zararlar için sigortalının hakları saklı kalmaktadır. Sigortalı, sigortacının ödemediği zararlar için zarar verene karşı dilediği gibi hareket edebilir; örneğin, zarar vereni hukuki olarak ibra edebilir veya ona karşı tazminat davası açabilir. Bu hüküm, sigortalının ve sigortacının haklarını dengeli bir şekilde korurken, sigortacının gereksiz yere maruz kalabileceği finansal riskleri de minimize eder.
II-Sorumluluk Sigortalarında Halefiyet
Sigortacının kanuni halefiyeti, sigorta hukukunun temel taşlarından biri olarak, zarar görene yapılan tazminat ödemesi neticesinde sigortacının, sorumluluğu bulunan üçüncü kişiye rücu etme hakkını ifade eder. TTK 1481 maddesinde Sigortacının , sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçeceği düzenlenmiştir.
Mal sigortalarında sigortacı, ödediği tazminat nispetinde zarar görenin yerine geçerek, sorumluluğu bulunan kişiye karşı rücu hakkını kullanabilirken; sorumluluk sigortalarında bu halefiyet hakkının doğrudan değil, ancak belirli şartlarla ve sigortalının rızasına bağlı olarak gerçekleşebileceği doktrinde tartışmalıdır.
Kanun koyucunun, özellikle sorumluluk sigortalarında halefiyetin sınırlarını belirlerken, zarar görenin korunmasını öncelikli bir ilke olarak ele alması gerekmekte, aksi halde sigorta korumasının dolaylı şekilde zayıflaması gibi riskler doğabilecektir.
Ayrıca zorunlu sorumluluk sigortalarına ilişkin TTK. m. 1484’e göre de sigortacının sigortalıya karşı ifa borcundan kurtulmuş olsa dahi zarar görene karşı ifa borcunun devam edeceği düzenlenmiştir.
III-Halefiyet Hakkının İhlali
Mal sigortaları bakımından, TTK m.1472/2 fıkrası ile sigorta şirketlerinin halefiyet hakkı korunmakta ve sigortalının bu hakkı ihlal edici işlemler yapması yasaklanmaktadır. Sigortalının sigortacının haklarını zedelemesi durumunda, hukuki yaptırımlarla karşılaşması mümkündür. Bu nedenle, sigortalıların üçüncü kişilerle anlaşma yaparken dikkatli olmaları ve sigortacının rücu hakkını zedeleyici işlemlerden kaçınmaları gerekmektedir. Aksi halde, sigortalılar ciddi mali sorumluluklarla karşı karşıya kalabilirler.
TTK m. 1472/2 hükmü emredici nitelikte bir hükümdür. Ancak, bu emredicilik yalnızca sigortalı ile sigortacı arasındaki anlaşmalar bakımından geçerlidir. Sigortalı, halefiyet gerçekleşmeden önce zarar sorumlusuna karşı olan tazminat hakkı üzerinde serbestçe tasarruf edebilir, dolayısıyla bu tasarruflar geçerlidir. Ancak, sigortalının halefiyetten önce gerçekleştirdiği bu tasarruflar, sigortacının sigorta tazminatını ödedikten sonra zarar sorumlusuna rücu etmesini engelleyebilir ve bu durumda sigortalı, halefiyetin ihlalinden sorumlu tutulur. Sigorta tazminatının ödenmesiyle birlikte halefiyet gerçekleştiğinde, zarar sorumlusundan olan tazminat alacağı üzerindeki tasarruf hakkı sigortacıya geçer ve sigortalının bu alacak üzerinde gerçekleştirdiği tasarruflar artık geçersiz hale gelir; dolayısıyla sigortacının zarar sorumlusuna rücu etmesini engellemez. Sigortalı bu yükümlülüğe aykırı hareket ettiğinde sözleşmeye aykırılıktan dolayı sigortacıya karşı sorumlu olur.
Sigortacı, halefiyet hakkının ihlal edilmesi durumunda sigortalıya karşı açacağı tazminat davasıyla, zarar sorumlusuna rücu edememesi sebebiyle uğradığı zararların tazminini talep edebilir. Sigortacının alabileceği tazminat miktarı, sigortalıya ödediği tazminat miktarı değil, eğer halefiyet hakkı ihlal edilmeseydi zarar sorumlusundan tahsil edebileceği miktar olacaktır.
Sorumluluk Sigortaları bakımından halefiyetin ihlal edilmesi durumunda TTK 1481/3. Maddesi devreye girmektedir.
TTK m.1481/3’e göre;
“Sigortalı veya zarar gören sigortacıya geçen haklarını sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa , sigortacıya karşı sorumlu olur.”
Yine bu bağlamda ve Karayolları Trafik Kanunu’nda 95. Maddesinde düzenlenen, zorunlu mali mesuliyet sigortasında sigortacının halefiyete dayanmayan rücu hakkı da bu hususa değinmektedir.
KTK. m. 95’e göre;
“Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.”
Sonuç
Sonuç olarak, sigorta hukukunda halefiyet ilkesi, sigorta sisteminin adil, dengeli ve sürdürülebilir olmasını sağlayan temel bir düzenleme olup, sigortalı, sigorta şirketi ve üçüncü şahıslar açısından farklı hukuki sonuçlar doğurmaktadır. Sigortalı açısından, bu ilke sayesinde zararı sigorta güvencesi altında hızla telafi edilirken, çifte tazminat elde etmesi önlenmektedir. Sigorta şirketi için, halefiyet ilkesi rücu hakkı yoluyla mali kayıplarını azaltma imkânı sağlarken, risk yönetiminin daha etkin yapılmasına katkıda bulunmaktadır. Üçüncü şahıslar açısından ise, özellikle zarar veren taraf bakımından, bu ilke doğrudan tazmin yükümlülüğünü sigorta şirketine karşı doğurabilmekte ve sorumluluklarını net bir biçimde belirlemektedir. Bu nedenle sigortalı ve zarar görenin sigortacının halefiyet hakkını ihlal edici davranışlarda bulunması yasaklanmıştır.
DİY Hukuk Danışmanlık Arabuluculuk
Av.Arb. Didar İNCİ YILDIRIM
[1] Bkz. Yargıtay 11. HD. 2008/41 E. ve 2009/1454 sayılı kararı, Zehra Şeker Öğüz, “Halefiyet Koşulları Gerçekleşmediğinde Sigortacının Rücu Talebi Hakkında Alacağın Temliki Hükümlerine Göre Karar Verilebilir mi?”, Rona Serozan’a Armağan, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2010, C.